Rumeli’nin Kalemleri: Balkan Kökenli Edebiyatçılarımız

0



Osmanlı Zamanından Kalan Balkan Esintileri

Osmanlı dönemi deyince Balkanlar’dan gelen edebiyatçılar bir başka. Yahya Kemal Beyatlı mesela, 1884-1958, Üsküp doğumlu. “Sessiz Gemi”de “Artık demir almak günü gelmişse zamandan” diye yazmış, okuyunca içimiz titriyor. “Akıncılar”da ise Balkanların fetih ruhunu hissettiriyor. Şair, tarihçi, diplomat; tam bir Osmanlı beyefendisi. Şemsettin Sami de var, 1850-1904, Arnavut kökenli. “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat”la Osmanlı Türkçesinde ilk modern romanı yazmış; Talat’la Fitnat’ın imkânsız aşkı hüzünlü bir hikâye. Mehmet Akif Ersoy’u unutmak olmaz, 1873-1936, İstiklâl Marşı’nın yazarı, Arnavut kökenli. “Çanakkale Şehitlerine”de “Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!” diye sesleniyor, vatan sevgisi iliklerine işlenmiş. Namık Kemal, 1840-1888, Tekirdağlı, Rumeli’nin çocuğu. “Vatan Yahut Silistre”de vatan için çarpışanları öyle coşkulu yazmış ki, okurken ayağa kalkasın geliyor. Ahmet Hikmet Müftüoğlu da Gümülcine’den, 1870-1927, “Çağlayanlar”da Balkanların masalsı havasını kokluyorsun.


Cumhuriyet Dönemi ve Sonrası

Cumhuriyet’e geçince Balkan kökenliler yine sahnede. Necati Cumalı, 1921-2001, Florina doğumlu, Yunanistan’da yani. “Susuz Yaz”da köyün su kavgasını öyle gerçek anlatmış ki, susuzluğu hissediyorsun. Gülten Akın, 1933-2015, Kırklareli’nden, “Büyü Leyla”da “Büyü Leyla, naber Leyla” diye halkın dilinden konuşuyor, modern şiirin devi. Ömer Seyfettin, 1884-1920, Gönenli, “Kaşağı”da kaşağıyı kıran çocuğun vicdan azabını yazmış, içimiz burkuluyor. Atilla İlhan da var, 1925-2005, ailesi Manastır’dan, “Ben Sana Mecburum”da “Sen bir şey söylemeden gidersin” diyor, Rumeli hüznü saklı sanki.

Rumeli’den göç etmiş ya da kökeni oraya dayanan daha pek çok edebiyatçı var. Balkan göçmenlerinin yaşadığı o kültürel süreç, edebiyatımıza derin izler bırakmış. Göç, hasret, kimlik, aidiyet… Mesela Mehmet Akif’in “Bülbül” şiirinde Balkanların yıkımı “Bülbül sustu, dalında çiçekler perişan” diye öyle hüzünlü ki, gözlerin doluyor.


Göç, Hasret ve Kimlik Temaları

Bu kültürel süreç, özellikle 20. yüzyıldaki büyük göç dalgalarıyla edebiyata yansımış. Necati Cumalı’nın “Makedonya 1900” hikâyesinde göçün insanları savuruşunu okuyorsun, ama umut da var. Mehmet Akif’in “Safahat”ında Balkan Savaşı’nın acısı “Zulmü alkışlayamam”la haykırıyor. Vatan sevgisi, kaybedilmiş toprakların hüznü, yeni yerlere uyum derken, bu temalar hep Balkan kökenli kalemlerde hayat bulmuş.


Modern Türk Edebiyatında Balkanlar

Modern edebiyatta Balkan kökenliler sadece göçü hasreti değil, çok kültürlülüğü, Osmanlı mirasını da yazmış. Atilla İlhan’ın “Üçüncü Şahsın Şiiri”nde “Gözlerin gözlerime değince” derken Rumeli nostaljisi seziliyor. Gülten Akın “Kestim Kara Saçlarımı”da “Kestim kara saçlarımı naber”le göçmenliğin çilesini incelikle işliyor. Bugün bile Balkan göçmenlerinin torunları bu mirası sürdürüyor; romanlarda Üsküp’ün taş sokakları, şiirlerde Kırklareli’nin rüzgârı capcanlı. Rumeli edebiyatı, Türk edebiyatının tam göbeğinde, hâlâ yaşıyor.


Etiketler:

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)