Balkan Türkleri: Dedemin Tarlasından Ninemin Türküsüne

0



Balkan Türkleri: Kimdir, Neler Yaşadı, Neler Bıraktı?

Balkan Türkleri deyince içim burkulur, ahbap. Balkanlar, öyle haritada bir yer değil bizim için; dedelerimizin tarlasını sürdüğü, ninelerimizin çeyiz sandığını doldurduğu, çocukların sokaklarda koştuğu bir evdi. Osmanlı’nın kalbi orda atardı, asırlardır bizim yuvamızdı. Ama bir yerden sonra işler karıştı, her şey tersine döndü. Gel, şurada oturup Balkan Türkleri’ni konuşalım; kimmiş bu insanlar, neler çekmiş, bize ne bırakmış, içimizden geldiğince anlatayım.


1. Balkan Türkleri Kimdir?

Balkan Türkleri, Osmanlı’nın oralara götürdüğü Türkmenler, Yörükler, Kıpçaklar… Dedelerimizin, ninelerimizin ta kendisi. 14. yüzyıldan beri Balkanlar’daydılar; Bulgaristan’da, Kosova’da, Yunanistan’da, Romanya’da köy kurdular, ev yaptılar. Camiler diktiler, çarşılar açtılar, dillerini, âdetlerini yaşattılar. Deliorman’da tarla sürdü dedem, Prizren’de esnaf oldu amcam, Batı Trakya’da türkü söyledi teyzem. Ama Balkanlar hep bir kavşak gibiydi; hem komşu olduk, hem de hedef olduk.

Bir an düşün de. o insanlar evlerini taştan, ahşaptan yaptı ama yüreklerini koydu ortaya. Her köşeye bir iz bıraktılar; bir minare, bir kilim, bir ninni… Balkan Türkleri, Osmanlı’nın nefesiydi oralarda, ama o nefesi kesmeye çalışanlar da az değildi.


2. Neler Yaşadı?

Balkan Türkleri’nin hikâyesi, ahbap, acıyla yoğrulmuş. 19. yüzyıldan itibaren milliyetçilik belası geldi; Yunanlar ayaklandı, Sırplar özerklik aldı, Bulgarlar isyan etti. Hepsi Türk’ü silmek istedi. Tripolitsa’da binlerce Türk’ü doğradılar, Ruslarla Bulgarlar köylerimizi yaktı, Balkan Savaşları’nda 1 milyondan fazla insan ya öldü ya yollara düştü. 1923’te mübadeleyle evlerinden kopardılar, 1980’lerde Bulgaristan’da isimlerini, dillerini ellerinden aldılar.

Sayılar kuru kuru duruyor, ama bir durup içimize soralım: Bir ana, evladı üşümesin diye üstünü örterken kendisi donup gidiyor. Bir dede, torununa “Burası evimizdi” diye köyünü gösteriyor, ama köy dumanlar içinde. Balkan Türkleri evinde avlandı; katliam gördü, sürgün çekti. Ama yine de pes etmedi, ayakta kaldı.


3. Kültürleri Nasıldı?

Acıya rağmen, Balkan Türkleri kültürünü bırakmadı. Mutfağında dızmana yapar analar, pita böreği dizer teyzeler, akıtma kokusu dolar eve. Türküleri desen, içini yakar; Rumeli’de “Yanıyor Balkanlar” diye başlar, gözlerin dolar. Kilim dokudular, her desen bir dert, bir sevinç anlattı; dantel ördüler, iğneyle sabır işlediler. Dilleri de bir başkaydı; “geliyi”, “burey” derler, Balkan kokusu siner Türkçeye.

Bir teyzem anlatmıştı: “Anam pita yaparken ‘Bu bizim kokumuz’ derdi.” O lezzetler, o türküler, o desenler… Balkan Türkleri, acının içinde bile hayat buldu. Sofrasına komşuyu oturttu, düğününde halay çekti, camisinde dua etti.


4. Bize Ne Bıraktı?

Balkan Türkleri bize bir miras bıraktı, ahbap. Evet, milyonlar evini kaybetti, yüz binler öldü, ama o ruh hâlâ burada. Türkiye’de Balkan’dan gelenler, dedesinin türküsünü söyler, ninesinin yemeğini yapar. Bir kilimde, bir dantelde, bir “geliyom” lafında onların izi var. Bu miras, bir eşya değil; bir yürek, bir dayanışma.

İstanbul’da bir amca demişti: “Babam Balkan’dan geldi, ‘Oğlum, Türk’üz biz, unutma’ dedi.” O söz, o duruş bize kaldı. Balkan Türkleri acıyla yoğruldu, ama umudu, kimliği bize emanet etti.


Sonuç: Balkan Türkleri Bizim

Balkan Türkleri kimdir dersen, onlar biziz; dedelerimiz, ninelerimiz. Neler yaşadı dersen, tarifsiz acılar çekti, ama yine de yıkılmadı. Neler bıraktı dersen, bir kültür, bir direniş, bir yürek bıraktı. Bu yazıyı onların sesini duyurmak için yazdım. O köyleri, o türküleri, o gözyaşlarını unutmayalım. Balkan Türkleri’nin hikâyesi, bizim hikâyemiz; içimizde yaşıyor, hep yaşasın.


Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)