Bulgaristan Türklerinin Yakın Geçmişi, Bugünü ve Geleceği

0



Bulgaristan Türklerinin Yakın Geçmişi, Bugünü ve Geleceği

Bulgaristan Türkleri, Balkanlar’da asırlık bir geçmişe sahip. Osmanlı’dan miras kalan bu topluluk, yakın tarihte büyük acılar çekti, bugün kimliğini koruma mücadelesi veriyor ve gelecekte ne olacağı üzerine umutla kaygıyı bir arada taşıyor. Bu hikâyede, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) önemli bir yer tutuyor; ama bu partinin varlığı, kuruluşu ve bugünkü durumu tartışmalarla dolu. Gelin, adım adım bakalım; neler yaşanmış, şimdi ne oluyor, ilerisi neyi getirebilir?


1. Yakın Geçmiş: Baskılar, Göç ve HÖH’ün Doğuşu

Bulgaristan Türklerinin yakın geçmişi, özellikle komünist dönemde, zor günlerle dolu. 1944’te iktidara gelen rejim, Türk azınlığa baskıyı artırdı. 1950-51’de ilk büyük göç dalgası yaşandı; on binlerce Türk, Türkiye’ye geldi. Ama asıl kırılma, 1980’lerdeki “Bulgarlaştırma” politikalarıyla oldu. 1984-1989 arasında, Todor Jivkov yönetimi Türk isimlerini zorla Bulgarca’ya çevirdi, Türkçeyi yasakladı, camileri kapattı. Kimliğini söylemek bile suçtu; insanlar hapse atıldı, Belene Kampı’nda işkence gördü, hayatını kaybetti. 1989’da bu baskılar öyle bir noktaya geldi ki, “Büyük Göç” yaşandı; yaklaşık 350 bin Türk, evini bırakıp Türkiye’ye sığındı. O günleri yaşayanlar, “Bir gece kapı çaldı, ‘Gidin’ dediler” diye anlatır.

Bu kaosun ortasında, 1990’da komünizm çökünce, HÖH doğdu. Türklerin haklarını savunma iddiasıyla kurulan bu parti, Ahmed Doğan liderliğinde hızlıca örgütlendi. Ama işte burada tartışma başlıyor: HÖH, gerçekten Türklerin sesi miydi, yoksa Bulgar gizli servisinin bir oyunu mu? Bazı tarihçiler ve tanıklar, partinin kuruluşunda komünist rejimin istihbarat örgütü DS’nin parmağı olduğunu iddia ediyor. Ahmed Doğan’ın geçmişte DS ile çalıştığına dair belgeler ortaya atıldı; 1980’lerde Türk direniş hareketlerinde yer aldığı için hapse atıldığı, ama sonra rejimle uzlaştığı söyleniyor. Bu iddialara göre, HÖH, Türkleri kontrol altında tutmak ve olası bir ayaklanmayı önlemek için kurulmuş bir “valf”ti. Deliller arasında Doğan’ın erken serbest bırakılması ve partinin hızlıca yasallaşması var. Ancak bu, kesin kanıtlanmış değil; kimilerine göre sadece komplo teorisi.


2. Bugün: Kimlik, Siyaset ve Fraksiyonlar

Bugün Bulgaristan’da 600-700 bin Türk yaşıyor; nüfusun %8-10’u. 1990’lardan sonra HÖH, Türklerin siyasi temsilcisi oldu. Parlamentoda sandalye kazandı, koalisyonlarda yer aldı, Türkçe eğitimi ve ibadet özgürlüğünü kısmen geri getirdi. Ama parti, her zaman tartışmaların gölgesinde. Bulgar gizli servisiyle bağlantı iddiaları hiç bitmedi; bazıları, HÖH’ün Türkleri “ehlileştirmek” için hâlâ bir araç olduğunu düşünüyor. Ahmed Doğan’ın uzun liderliği, zenginliği ve etkisi, bu şüpheleri körükledi. Yine de parti, Türk köylerinde hâlâ güçlü; Rodoplar’da, Deliorman’da insanlar HÖH’e oy veriyor, çünkü başka seçenekleri yok gibi.

Son yıllarda HÖH’te bir kırılma yaşandı. 2024’te parti, iki fraksiyona bölündü. Ahmed Doğan, onursal lider olarak etkisini korurken, Delyan Peevski ve Cevdet Çakırov eş başkan seçildi. Ancak Peevski’nin tartışmalı iş bağlantıları ve Doğan’la ters düşmesi, partiyi ikiye ayırdı. Peevski, daha pragmatik ve Bulgar elitleriyle yakın bir çizgi izlerken, Çakırov, Türk tabanına hitap etmeye çalışıyor. Bu bölünme, HÖH’ün güvenilirliğini sorgulattı; acaba parti, Türklerin çıkarlarını mı savunuyor, yoksa liderlerin güç kavgasına mı dönüştü? Bugün Türkler, bir yandan kimliklerini yaşatıyor – düğünlerde Türkçe şarkılar, sofralarda börekler – ama bir yandan da ekonomik zorluklarla, gençlerin göçüyle boğuşuyor.


3. Gelecek: Umutlar ve Riskler

Bulgaristan Türklerinin geleceği, hem umut hem kaygı barındırıyor. Avrupa Birliği’nde olan Bulgaristan, Türkler için daha iyi bir yaşam vaat etse de, asimilasyon tehlikesi var. Türkçe eğitim zayıf, iş imkânları az; gençler ya Avrupa’ya ya Türkiye’ye gidiyor. HÖH’ün bu iki fraksiyonu, geleceği de etkileyecek. Eğer Peevski’nin grubu baskın çıkarsa, parti Türk kimliğinden uzaklaşabilir; Çakırov güçlenirse, belki daha çok hak kazanılır. Ama aşırı milliyetçi Bulgar gruplarının yükselişi, her şeyi zorlaştırabilir.

Türkiye’yle bağlar, gelecekte de kilit. 1989 göçmenleri ve torunları, iki ülke arasında köprü. Bu ilişki, Bulgaristan Türklerini kültürel ve siyasi olarak destekleyebilir. Eğitim projeleri, yatırımlar artarsa, Türkler bu topraklarda tutunur. Ama göç devam ederse, köyler boşalır, kültür erir. Bulgaristan Türkleri, geçmişteki dirençleriyle yarına bakıyor; tek istekleri, çocuklarının “Ben Türk’üm” diyebilmesi.


Kaynaklar

  • Halil İnalcık, “Balkanlar’da Osmanlı Mirası ve Türk Azınlıklar”, Türk Tarih Kurumu.
  • Ali Eminov, “Turkish and Other Muslim Minorities in Bulgaria”, Routledge.
  • Hugh Poulton, “The Balkans: Minorities and States in Conflict”, Minority Rights Publications.
  • Bulgaristan Devlet Arşivleri, 1984-1989 Bulgarlaştırma Politikaları Belgeleri.

Bu kaynaklar, Bulgaristan Türklerinin tarihini ve HÖH’ün tartışmalı geçmişini anlamak için sağlam bir temel sunuyor.


Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)