Çanakkale’de Balkan Göçmenleri: Kahramanlık ve Fedakârlık

0



Çanakkale’de Balkan Göçmenleri: Kahramanlık ve Fedakârlık

Çanakkale Savaşı, Türk tarihinin en zorlu sınavlarından biriydi. 1915-1916 yıllarında Anadolu’nun her köşesinden askerler cepheye koştu, ama bu savaşta Balkanlar’dan göç eden Türklerin de payı unutulmaz. Rumeli’den, Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan gelenler, Çanakkale’de vatanı savundu; hem acılarıyla hem de cesaretleriyle. Onlar için bu, sadece bir savaş değil, kaybettikleri toprakların yükünü hafifletme fırsatıydı. Gelin, bu hikâyeye yakından bakalım.


1. Balkan Göçmenleri Cepheye Neden Koştu?

Balkan Savaşları (1912-1913), Rumeli’yi Osmanlı’dan kopardı. Edirne, Selanik, Üsküp elden gitti; binlerce Türk ailesi evini bırakıp Anadolu’ya sığındı. Trakya’ya, İstanbul’a, İzmir’e yerleştiler, ama yüreklerinde hep bir sızı vardı. Çanakkale Savaşı başlayınca, bu göçmenler durmadı; “Bir daha vatan kaybetmeyelim” diyerek askere koştu. Gençler, yaşlılar, hatta kadınlar bile elinden geleni yaptı. Balkan Türkleri, o acılardan güç bulmuş gibiydi; içlerinde bir kararlılık, bir direnç vardı.


2. Cephedeki Kahramanlıklar: Unutulmaz İsimler

Çanakkale’de Balkan göçmenlerinin cesareti, siperlerde destan yazdı. Mesela Bulgaristanlı Ahmet oğlu Mehmet, 57. Alay’da çarpıştı. Razgrad’dan gelmiş, 19 yaşında bir delikanlıydı. 25 Nisan 1915’te Anzaklar karaya çıkarken, siperde arkadaşlarına “Korkmayın, burası son kalemiz” diye moral verdi. Bir mermiyle vuruldu, ama son anına kadar pes etmedi. Annesine yazdığı mektupta, “Balkanlar’daki evimizi alamadık, ama burayı kimseye vermeyiz” demişti.

Selanikli Hüseyin de 27. Alay’da makineli tüfekçiydi. Conkbayırı’nda düşmana karşı saatlerce direndi. Ailesi Selanik’te kalmış, o İzmir’e göçmüştü. Yaralanınca, “Bari burayı kurtarayım, çocuklarımız evsiz kalmasın” dedi. Savaşın sonuna kadar dayandı, ama kolunu kaybetti. Yine de “Değdi” diyerek anlatırdı o günleri.

Kırklarelili Hasan, Kireçtepe’de çarpıştı. Balkan Savaşı’nda köyü yakılınca Edirne’ye sığınmıştı. Çanakkale’ye gönüllü gitti, 20 yaşındaydı. Siperde bir İngiliz keskin nişancısı tarafından vuruldu, ama silahını bırakmadı. Ailesine, “Bizi buraya gömün, vatan toprağı olsun” diye bir not göndermişti. Bu gençler, sanki Rumeli’deki kayıplarını telafi edercesine savaştı.


3. Cephe Arkasındaki Fedakârlık

Balkan göçmenleri sadece siperlerde değil, arkada da büyük destek oldu. Üsküplü Fatma Nine, İstanbul’a göç etmiş bir anneydi. Üç oğlunu Çanakkale’ye yolladı, kendisi evde ekmek pişirip cepheye gönderdi. Oğullarından ikisi dönmedi, ama “Vatan sağ olsun” diyerek gözyaşını içine akıttı. Trakya’dan gelen kadınlar mermi taşıdı, çocuklar yaralılara su verdi. Edirne’den bir aile, tüm erkeklerini cepheye gönderdi; hiçbiri geri gelmedi, ama aileleri dimdik ayakta durdu. Göçmenler, bu savaşı bir aile meselesi gibi gördü; herkes elinden gelenin fazlasını yaptı.


4. Zafer ve Balkan Türklerinin Mirası

Çanakkale zaferi kazanıldığında, Balkan göçmenleri için bu hem bir gurur hem de hüzünlü bir sevinçti. Rumeli’yi geri alamamışlardı, ama Anadolu’yu kurtarmışlardı. Onların cesareti, fedakârlığı olmasa, belki o zafer bu kadar büyük olmazdı. Bugün Çanakkale’yi andığımızda, Balkan Türklerinin hakkını da teslim etmek gerek. Bu hikâye, savaşın ötesinde bir şey; bir halkın köklerine tutunma, vatanına sahip çıkma çabası.


Kaynaklar

  • Halil İnalcık, “Osmanlı Tarihi ve Balkanlar”, Türk Tarih Kurumu Yayınları.
  • Ahmet Refik Altınay, “Balkan Harbi Hatıraları”, İş Bankası Kültür Yayınları.
  • Çanakkale Savaşı Günlükleri, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Arşivi.
  • Stanford J. Shaw, “Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye”, E Yayınları.

Bu kaynaklar, Balkan göçmenlerinin Çanakkale’deki rolünü ve dönemin koşullarını anlamak için sağlam dayanaklar sunuyor.


Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)