1934 Bulgaristan Olayı: Atatürk’ün Gözdağı mı, Şehir Efsanesi mi?

0



1934 Bulgaristan Olayı: Gerçek mi, Şehir Efsanesi mi?

Ahmet Şerif Şereflî’nin Bulgaristan’daki Türkler (1879-1989) adlı kitabında yer alan bir hikâye, 19 Mayıs 1934’te Bulgaristan’da dramatik bir olayın yaşandığını iddia ediyor. Anlatıya göre, Bulgar Ordusu’nun darbesinden sonra Türk azınlığa yönelik toplu katliam planları yapılırken, Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla Türk ordusu Bulgar sınırını ihlal ederek Filibe’ye (Plovdiv) kadar ilerliyor ve bu gözdağı sayesinde katliam önleniyor. Ancak bu çarpıcı hikâye, tarihsel gerçeklikten çok bir şehir efsanesine işaret ediyor. Gelin, bu anlatının kökenine inelim ve neden uydurma olduğunu kesin bir şekilde ortaya koyalım.


1. Anlatının Özeti: Ne İddia Ediliyor?

Hikâyeye göre, 19 Mayıs 1934’te Bulgaristan’da askerî bir darbe sonrası Türk azınlığa karşı “Rodna Zaştita” (Vatan Savunması) çeteleri tarafından toplu katliam planlanıyor. Türk istihbaratı bunu öğrenip Atatürk’e bildiriyor. Atatürk, Trakya’da tatbikat yapan 3. Ordu Komutanı Salih Omurtak Paşa’ya Bulgar sınırını ihlal ederek gözdağı vermesini emrediyor. Türk askerleri Filibe yakınlarına ulaşıyor, Bulgar Kralı III. Boris panikle Atatürk’ü arıyor ve Atatürk, “Yolu şaşırmışlardır” diyerek askerleri geri çekiyor. Bu olay, katliamı durduruyor. Peki, bu hikâye tarihsel gerçeklerle ne kadar uyuşuyor?


2. Tarihsel Gerçekler: 1934’te Neler Oldu?

Bu anlatıyı doğrulamak için dönemin tarihsel bağlamını inceleyelim.

Bulgaristan’da Darbe ve Türk Azınlık

19 Mayıs 1934’te Bulgaristan’da gerçekten bir darbe oldu. “Zveno” adlı askerî-sivil bir grup, Başbakan Aleksandar Tsankov’u devirerek Kimon Georgiev liderliğinde otoriter bir yönetim kurdu. Ancak bu darbe, iç politik bir meseleydi ve Hitler Almanyası ile bağlantılı değildi. Bulgaristan, Nazi Almanyası’nın safına ancak 1941’de Üçlü Pakt ile katıldı. 1934’te böyle bir ittifak yoktu. Ayrıca, Türk azınlığa yönelik toplu katliam planlarına dair hiçbir resmi kayıt bulunmuyor. “Rodna Zaştita” gibi ırkçı çetelerin varlığı da belgelenmemiş bir iddia.

Türk Ordusu’nun Sınır İhlali

Türkiye’nin 1930’lu yıllarda dış politikası, Lozan Antlaşması sonrası barışçıl ve dengeli bir çizgideydi. Bulgaristan ile ilişkiler genellikle olumlu seyretti ve ciddi bir askerî gerilim yaşanmadı. Türk ordusunun Bulgar sınırını geçip Filibe’ye kadar ilerlemesi gibi bir olay, ne Türk ne de Bulgar arşivlerinde yer alıyor. Salih Omurtak Paşa, önemli bir komutandı, ama böyle bir operasyonun izi yok.

Atatürk ve Kral III. Boris Görüşmesi

Kral III. Boris’in Atatürk ile telefonda böyle bir diyalog kurduğuna dair herhangi bir belge, gazete haberi ya da tanıklık mevcut değil. Bu tür dramatik bir olay, dönemin diplomasi yazışmalarında veya hatıratlarda mutlaka yer bulurdu, ancak hiçbir iz yok.


3. Neden Uydurma Olduğunu Kanıtlıyor?

Bu anlatının bir şehir efsanesi olduğunu kesinleştiren birkaç somut neden var:

Belge Eksikliği

Bu kadar büyük bir olay –Türk ordusunun sınır ihlali, Filibe’ye ilerleyişi, kralın Atatürk’ü araması– mutlaka resmi belgelerde, gazetelerde veya diplomatik yazışmalarda yer alırdı. Ancak Türk Genelkurmay arşivlerinde, Bulgar devlet kayıtlarında ya da uluslararası kaynaklarda böyle bir olaydan bahsedilmiyor. Dönemin gazeteleri (örneğin, Cumhuriyet veya Bulgar basını) bu konuda sessiz.

Kronolojik Tutarsızlık

Anlatıda Bulgaristan’ın 1934’te Hitler Almanyası’nın safında olduğu söyleniyor, ama bu doğru değil. Bulgaristan, Nazi Almanyası ile ittifaka 1941’de girdi. 1934’teki darbe, tamamen iç politik bir meseleydi ve Türk azınlıkla bağlantısı yoktu.

Sözlü Anlatıya Dayanma

Şereflî, hikâyeyi Ömer Kâşif Bey ve Aziz Zorlutuna’dan duyduğunu söylüyor. Ancak bu kişilerden gelen sözlü tanıklıklar, resmi belgelerle desteklenmediği sürece tarihsel gerçeklik sayılamaz. Aziz Zorlutuna’nın kızı Emine Işınsu’nun babasından aktardığı iddia edilen bu olay, ailevi bir anı olarak kalmış gibi görünüyor.

Milliyetçi Motifler

Hikâye, Atatürk’ün kahramanlığı, Türk ordusunun gücü ve Bulgarlara verilen gözdağı gibi milliyetçi unsurlarla dolu. Bu, anlatının tarihsel bir olaydan çok, ulusal gururu yüceltmek için kurgulanmış bir efsane olduğunu gösteriyor.


4. Karşılaştırma: Gerçek vs. Efsane

Bu iddiaları daha net anlamak için bir tabloyla karşılaştıralım:

Özellik Anlatıdaki İddia Tarihsel Gerçek
Darbe ve İttifak 1934 darbesi sonrası Nazi ittifakı Darbe iç mesele, Nazi ittifakı 1941’de
Katliam Planı Türkler’e toplu katliam planı Belgelenmiş bir plan yok
Türk Ordusu Filibe’ye kadar ilerledi Arşivlerde böyle bir olay yok
Atatürk-Boris Görüşmesi Telefonda diyalog Kayıt yok, belgelenmemiş

Bu tablo, anlatının tarihsel gerçeklerle çeliştiğini açıkça ortaya koyuyor.


5. Sonuç: Kesinlikle Bir Şehir Efsanesi

Sonuç olarak, 19 Mayıs 1934’te Bulgaristan’da Türk ordusunun sınır ihlaliyle katliamı önlediği iddiası, tarihsel gerçeklere dayanmayan bir şehir efsanesidir. Resmi belgeler, arşivler ve dönemin kaynakları bu olayı desteklemiyor. Kronolojik hatalar, belge eksikliği ve milliyetçi motifler, hikâyenin uydurma olduğunu kesin bir şekilde kanıtlıyor. Şereflî’nin kitabı, anekdotlara dayalı bir eser olabilir, ama bu anlatı, tarihsel bir gerçeklikten çok folklorik bir kurgu.

Eğer bu konuda daha fazla merakın varsa, Türk ve Bulgar arşivlerini karıştırabiliriz. Ama şimdilik, bu hikâyeyi bir kahve sohbetinde “ilginç bir efsane” olarak anlatıp geçmek en iyisi. 😊 Başka bir konuda konuşmak istersen, buradayım!


Kaynaklar

  • T.C. Genelkurmay Askerî Tarih Arşivleri (Erişim kısıtlı, ancak olay kaydı yok)
  • Bulgaristan Devlet Arşivleri, 1934 Darbe Kayıtları
  • Şereflî, A. Ş. (1989). Bulgaristan’daki Türkler (1879-1989). T.C. Kültür Bakanlığı Yayını
  • Öztuna, Y. (1978). Türk Tarihinden Yapraklar

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)