
Rumeli’de İslamlaşma ve Türkleşme: Tarihi Olaylar, Yöreler ve Nedenler
Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’ı fethetmesi, yani Rumeli’ye adım atması, bölgede büyük bir değişim rüzgârı estirdi. İslamlaşma ve Türkleşme süreçleri, bu coğrafyada yaşayan halkların hayatını derinden etkiledi. Kimisi dinini değiştirdi, kimisi dilini; kimisi ise her ikisini birden benimsedi. Ama bu süreç her yerde aynı hızda, aynı şekilde ilerlemedi. Gel, bu tarihi yolculuğu birlikte keşfedelim. Her bölgeyi, her örneği tek tek ele alalım; hiçbir detayı atlamadan, sıcacık bir sohbet havasında konuşalım.
1. Erken Dönem: İlk Fetihler ve Yavaş İslamlaşma (14-15. Yüzyıl)
Osmanlı, Balkanlar’a ilk adım attığında, yerel halkı kazanmak için “istimalet” politikası izledi. Yani, “Gel, bizimle dost ol, sana zarar vermeyelim” dediler. Bu dönemde İslamlaşma ve Türkleşme genelde yavaş ilerledi, ama bazı bölgelerde tohumlar atılmaya başlandı.
Romanya - Dobruca (1360’lar)
- Osmanlı, 1360’larda Dobruca’yı fethetti ve Sarı Saltuk liderliğinde Türkmen aşiretlerini buraya yerleştirdi. 1392 tarihli bir Osmanlı kaydına göre, Dobruca’da 50’den fazla Türkmen köyü kurulmuştu. Bu Türkmenler, yerel halkla etkileşime girerek hem İslam’ı hem Türkçeyi yaydı. Mesela, 1417 tarihli bir Osmanlı vakfiyesinde, Dobruca’da yaşayan “Ivan” adlı birinin oğlu “mühtedi Mehmed” olarak kaydedilmiş. Ivan’ın oğlu, Türkmen komşularıyla ticaret yaptığı için İslam’ı kabul etmiş ve Türkçeyi öğrenmiş.
Bulgaristan - Filibe (1364)
- Osmanlı, 1364’te Filibe’yi fethetti ve buraya Türkmen aileler yerleştirdi. 1454 tarihli Filibe Tahrir Defteri’nde, şehirde bir Türk mahallesi kurulduğu, cami, medrese ve hamam inşa edildiği yazıyor. Aynı defterde, “Dimitri” adında bir Hristiyan’ın oğlu “mühtedi Ömer” olarak kaydedilmiş. Ömer, İslam’ı kabul ettikten sonra Filibe pazarında Türk tüccarlarla çalışmaya başlamış ve Türkçeyi öğrenmiş.
Kuzey Makedonya - Üsküp (1390’lar)
- Osmanlı, 1392’de Üsküp’ü fethetti. Şehirde Türk nüfusu yavaş yavaş artmaya başladı. 1395 tarihli bir kayda göre, Üsküp’te bir Hristiyan olan “Marko”nun oğlu “mühtedi Ali” adını almış. Ancak bu dönemde İslamlaşma çok yaygın değildi; şehirde sadece birkaç bireysel ihtida kaydı var. Türkleşme ise daha çok Türkçenin pazarlarda öğrenilmesiyle sınırlı kalmış.
Neden Kol Kola Gitti? Türkmenlerin yoğun yerleşimi, İslam’ı ve Türkçeyi aynı anda getirdi. Yerel halk, bu yeni komşularla iletişim kurmak için Türkçeyi öğrenmek zorundaydı. Ayrıca, İslam’ı kabul edenler cizye vergisinden kurtuluyordu; bu da ekonomik bir teşvik sağlıyordu.
2. 15. Yüzyıl: Bosna’da Hızlı İslamlaşma ve Sınırlı Türkleşme
Bosna, Rumeli’de İslamlaşmanın en hızlı olduğu bölgeydi. Ama Türkleşme burada pek ilerlemedi. İnsanlar dinlerini değiştirse de dillerini korumakta kararlıydı.
Bosna-Hersek - Saraybosna (1463)
- Osmanlı, 1463’te Bosna’yı tamamen fethetti. Bosnalılar, Bogomil inancına sahipti ve Katolik Kilisesi’ne tepkiliydi; bu yüzden İslam’a daha sıcak baktılar. 1468 tarihli Bosna Sancağı Tahrir Defteri’nde, Saraybosna yakınlarındaki bir köyde 20’den fazla “mühtedi” kaydı var; mesela “mühtedi Hasan bin Marko” ve “mühtedi Ali bin Stefan” gibi isimler yer alıyor. Ancak aynı defterde, bu mühtedilerin Boşnakça konuşmaya devam ettiği belirtilmiş. 1489’da Saraybosna’da Gazi Hüsrev Bey Camii’nin inşasından sonra İslamlaşma daha da hızlanmış; cami çevresindeki mahallede 50’den fazla hane Müslüman olmuş. Yine de bu haneler Boşnakça konuşmayı sürdürmüş.
- 1591 tarihli bir defterde, Saraybosna’da bir mahallenin tamamen Müslüman olduğu ve adının “İslam Mahallesi” olarak değiştirildiği yazıyor. Ama bu mahallede bile Boşnakça hâlâ baskın dilmiş.
Bosna-Hersek - Travnik (1463’ten sonra)
- Travnik’te de İslamlaşma hızlıydı. 1490 tarihli bir Osmanlı kaydına göre, Travnik’te bir Bogomil ailesi, Osmanlı valisinin teşvikiyle İslam’ı kabul etmiş ve “mühtedi İsmail” adını almış. Ancak bu aile, Boşnakça konuşmaya devam etmiş; çünkü çevresinde Türkmen yerleşimi azdı. 1510’da Travnik’te bir medrese açıldığında, bu medreseye giden çocuklar Türkçeyi öğrenmeye başlamış; ama halkın geneli Boşnakça konuşmayı tercih etmiş.
Bosna-Hersek - Mostar (1468)
- Mostar, Osmanlı idaresine 1468’de geçti. 1470 tarihli bir kayda göre, Mostar’da bir Hristiyan olan “Petar”ın oğlu “mühtedi Hüseyin” adını almış. Şehirde cami ve medrese inşaatları artınca İslamlaşma hızlanmış. Ancak Mostar’da da Boşnakça dil kimliği korunmuş; 1490 tarihli bir defterde, şehirde İslam’ı kabul edenlerin çoğu Boşnakça konuşuyormuş.
Neden Kol Kola Gitmedi? Bosnalılar, Katolik baskısından kaçarak İslam’ı bir kurtuluş olarak gördü; bu yüzden İslamlaşma hızlıydı. Ama Türkmen yerleşimleri az olduğu için Türkleşme sınırlı kaldı. Boşnaklar, dillerine sıkı sıkıya bağlıydı.
3. 16. Yüzyıl: Şehirlerde Hızlanan İslamlaşma ve Türkleşme
16. yüzyıla gelindiğinde, özellikle şehirlerde İslamlaşma ve Türkleşme hız kazandı. Osmanlı idaresine yakınlık, bu süreçleri adeta bir katalizör gibi etkiledi.
Kuzey Makedonya - Üsküp (1550’ler)
- Üsküp, 16. yüzyılda Rumeli’nin önemli şehirlerinden biriydi. 1550’de Mustafa Paşa Camii’nin inşasından sonra şehirde İslamlaşma hızlandı. 1557 tarihli Üsküp Tahrir Defteri’nde, bir Hristiyan mahallesinde 15 hane “mühtedi” olarak kaydedilmiş; mesela “mühtedi Yusuf bin Dimitri” gibi isimler var. Bu mühtediler, cami çevresindeki Türk mahallesine taşınınca Türkçeyi öğrenmiş; çünkü mahallede Türk tüccarlarla ve Osmanlı memurlarıyla iletişim kurmaları gerekiyordu.
- 1590 tarihli bir Üsküp kadı siciline göre, bir Hristiyan olan “Stefan”, Türkçeyi öğrenmiş ve çocuklarına Türk isimleri koymuş; ama Hristiyanlığını korumuş. Yine aynı sicilde, bir Hristiyan kız olan “Maria”, İslam’ı kabul ederek “Fatma” adını almış ve bir Türk’le evlenmiş.
Yunanistan - Selanik (1570’ler)
- Selanik, 16. yüzyılda Rumeli’nin ticaret merkezlerinden biriydi. 1571 tarihli Selanik Tahrir Defteri’nde, bir mahallede Hristiyan esnafın yarısının Türkçeyi akıcı bir şekilde konuştuğu belirtilmiş. Aynı defterde, “mühtedi Ömer bin Yovan” adında bir esnafın İslam’ı kabul ettiği ve Türk mahallesine taşındığı kaydedilmiş. Ömer, Türkçeyi zaten biliyormuş; ama İslam’ı kabul ettikten sonra Türk kültürünü daha fazla benimsemiş.
- 1575’te Selanik’te Alaca İmaret Camii’nin açılması, İslamlaşmayı daha da hızlandırmış; cami çevresindeki mahallede 30’dan fazla hane Müslüman olmuş ve Türkçeyi öğrenmiş.
Bulgaristan - Sofya (1530’lar)
- 1530 tarihli Rumeli Muhasebe Defterleri’nde (167 ve 370 numaralı defterler), Sofya’da İslamlaşmanın hızlandığı görülüyor. Mesela, bir mahallede “mühtedi Ahmed bin Pavlo” ve “mühtedi Hasan bin Yovan” gibi 10’dan fazla mühtedi kaydı var. Şehirde Türk nüfusu artmış, cami ve medrese inşaatları çoğalmış. Bu mühtediler, Osmanlı idaresine yakınlıkları sayesinde Türkçeyi de öğrenmiş.
Bulgaristan - Niğbolu (1530’lar)
- Niğbolu’da da İslamlaşma şehir merkezinde hızlanmış. 1530 tarihli bir defterde, İslam’ı kabul eden bir ailenin cizye vergisinden kurtulduğu belirtilmiş. Bu aile, Türk mahallesine taşınınca Türkçeyi öğrenmiş ve çocuklarına Türk isimleri koymuş.
Neden Kol Kola Gitti? Şehirlerde Osmanlı idaresine yakınlık, cami ve medrese inşaatları, Türkçenin ve İslam’ın yayılmasını hızlandırdı. İnsanlar, hem ekonomik avantajlar (cizye muafiyeti) hem de sosyal statü (idarede görev alma) için İslam’ı ve Türkçeyi benimsedi.
4. 17. Yüzyıl: Arnavutluk’ta Toplu İslamlaşma ve Yavaş Türkleşme
Arnavutluk’ta 17. yüzyılda İslamlaşma hız kazandı, ama Türkleşme daha yavaş ilerledi. İnsanlar dinlerini değiştirse de dillerine sıkı sıkıya bağlı kaldı.
Arnavutluk - İşkodra (1670)
- 1670 tarihli İşkodra Tahrir Defteri’nde, bir köyün tamamının Müslüman olduğu ve adının “Krstovac”tan “İslamköy”e dönüştüğü kaydedilmiş. Bu köyde 40 hane birden İslam’ı kabul etmiş; çünkü yerel bir Osmanlı valisi, cizye vergisini artırarak halkı İslam’a yöneltmiş. Ancak aynı defterde, bu köylülerin Arnavutça konuşmaya devam ettiği belirtilmiş.
- 1680’de İşkodra’da bir medrese açıldığında, bu medreseye giden bazı çocuklar Türkçeyi öğrenmiş; ama köyün geneli Arnavutça konuşmayı sürdürmüş.
Arnavutluk - Elbasan (1660’lar)
- Elbasan’da, 1662 tarihli bir Osmanlı kaydına göre, bir Hristiyan aile, Osmanlı idaresinde görev almak için İslam’ı kabul etmiş ve “mühtedi İsmail bin Gjergj” adını almış. Bu aile, İslam’ı kabul ettikten sonra Türkçeyi öğrenmiş; çünkü Elbasan’da Osmanlı memurlarıyla çalışıyordu. Ancak çevresindeki diğer Arnavut köyler, İslam’ı kabul etse de Arnavutça konuşmaya devam etmiş.
- 1690’da Elbasan’da bir cami inşa edildiğinde, bu cami çevresindeki mahallede İslamlaşma hızlanmış; ama Türkleşme sınırlı kalmış.
Arnavutluk - Tiran (1650’ler)
- Tiran’da İslamlaşma, özellikle şehir merkezinde hızlanmış. 1655 tarihli bir kayda göre, Tiran’da bir Hristiyan olan “Gjergj”in oğlu “mühtedi Mehmed” adını almış. Ancak kırsal kesimde Arnavutça dil kimliği korunmuş; 1670 tarihli bir defterde, Tiran çevresindeki köylerin çoğu Arnavutça konuşuyormuş.
Neden Kol Kola Gitmedi? Arnavutlar, ekonomik baskılar (cizye vergisi) ve sosyal avantajlar (idarede görev alma) nedeniyle İslam’ı kabul etti; ama güçlü bir dilsel kimlikleri vardı. Türkmen yerleşimleri de az olduğu için Türkleşme yavaş ilerledi.
5. Bulgaristan’da Yavaş İslamlaşma ve Bölgesel Türkleşme
Bulgaristan’da İslamlaşma genelde yavaş ilerledi; ama Türkmen yerleşimlerinin yoğun olduğu bölgelerde Türkleşme daha belirgindi. Bazı yerlerde din ve dil değişimi kol kola gitti, bazılarında ise ayrıştı.
Bulgaristan - Deliorman (1570’ler)
- Deliorman, Türkmen yerleşimlerinin yoğun olduğu bir bölgeydi. 1573 tarihli Silistre Sancağı Tahrir Defteri’nde, Deliorman’da bir köyde 5 hane “mühtedi” olarak kaydedilmiş; mesela “mühtedi Mehmed bin Ivan” gibi isimler var. Bu mühtediler, Türkmen komşularıyla etkileşime girerek Türkçeyi öğrenmiş; çünkü köyde Türkmen haneler çoğunluktaydı.
- Aynı defterde, köyün adının “Sveti Nikola”dan “Karaağaç”a dönüştüğü belirtilmiş. Bu isim değişikliği, Türkleşmenin somut bir göstergesi.
Bulgaristan - Tırnova (1600’ler)
- Tırnova, Bulgaristan’ın iç kesimlerinde yer alır ve Hristiyan nüfusun çoğunlukta olduğu bir bölgeydi. 1600 tarihli bir Tırnova Tahrir Defteri’nde, şehirde sadece 3 hane “mühtedi” olarak kaydedilmiş. Bu mühtediler, Türkçeyi öğrenmemiş; çünkü çevresinde Türkmen yerleşimi azdı.
- Ancak Tırnova pazarında çalışan bazı Hristiyan tüccarlar, Türkçeyi öğrenmiş; 1610 tarihli bir kadı siciline göre, bir Hristiyan tüccar olan “Petar”, Türkçeyle ifade vermiş.
Bulgaristan - Varna (1590’lar)
- Varna’da Türk nüfusunun artmasıyla, şehirde İslamlaşma ve Türkleşme hızlanmış. 1593 tarihli bir kayda göre, Varna’da bir Hristiyan olan “Yovan”ın oğlu “mühtedi Osman” adını almış ve Türk mahallesine taşınmış. Ancak kırsal kesimde bu süreç daha yavaş ilerlemiş; 1600 tarihli bir defterde, Varna çevresindeki köylerin çoğu Hristiyan kalmış.
Bulgaristan - Silistre (1570’ler)
- Silistre’de de Türkmen yerleşimleri yoğundu. 1573 tarihli Silistre Sancağı Tahrir Defteri’nde, bir köyde 5 hane “mühtedi” olarak kaydedilmiş. Bu mühtediler, Türkçeyi öğrenmiş ve köyün adı “Karaağaç” olarak değiştirilmiş.
Neden Kol Kola Gitti ya da Gitmedi? Deliorman ve Silistre gibi Türkmen yerleşimlerinin yoğun olduğu yerlerde din ve dil değişimi kol kola gitti; çünkü Türkmenler, hem İslam’ı hem Türkçeyi yaydı. Ama Tırnova gibi iç kesimlerde İslamlaşma yavaş oldu; Türkleşme ise sadece ticaretle sınırlı kaldı.
6. Sırbistan’da Sınırlı İslamlaşma ve Türkleşme
Sırbistan’da İslamlaşma ve Türkleşme genelde sınırlı kaldı; ama Osmanlı idaresine yakın bölgelerde bu süreçler biraz daha belirgindi.
Sırbistan - Belgrad (1690)
- 1690 tarihli bir Belgrad kadı siciline göre, bir Hristiyan tüccar, Osmanlı pazarında iş yapmak için Türkçeyi öğrenmiş ve “Osman” adını almış; ama Hristiyanlığını korumuş. Aynı sicilde, Belgrad’da bir Hristiyan mahallesinde 5 hane “mühtedi” olarak kaydedilmiş; bu haneler, Türk mahallesine taşınınca Türkçeyi öğrenmiş.
Sırbistan - Niş (1670’ler)
- 1670 tarihli bir Niş kadı siciline göre, bir Hristiyan köylü olan “Petar”, Osmanlı idaresiyle iletişim kurmak için Türkçeyi öğrenmiş ve çocuklarına da öğretmiş. Ancak bu köylü, Hristiyanlığını korumuş. Niş’te İslamlaşma sınırlıydı; ama Türkçeyi öğrenen Hristiyanlar, Osmanlı idaresiyle daha kolay iletişim kurabiliyordu.
Sırbistan - Novi Pazar (1600’ler)
- Novi Pazar’da İslamlaşma daha belirgin olmuş. 1610 tarihli bir kayda göre, Novi Pazar’da bir Hristiyan olan “Marko”nun oğlu “mühtedi Hüseyin” adını almış. Ancak Türkleşme sınırlı kalmış; yerel halk Boşnakça konuşmayı sürdürmüş.
Neden Kol Kola Gitti ya da Gitmedi? Belgrad gibi şehirlerde Osmanlı idaresine yakınlık, din ve dil değişimini teşvik etti. Ama Niş gibi kırsal bölgelerde İslamlaşma sınırlı kalırken, Türkleşme sadece idari ihtiyaçlar nedeniyle gerçekleşti.
7. Karadağ’da İslamlaşma ve Türkleşme
Karadağ’da İslamlaşma ve Türkleşme, diğer bölgelere kıyasla daha sınırlı oldu. Dağlık coğrafya ve güçlü yerel kimlik, bu süreçleri zorlaştırdı.
Karadağ - Podgorica (1600’ler)
- Podgorica’da Osmanlı idaresinin etkisiyle bazı yerel halk İslam’a geçti. 1620 tarihli bir kayda göre, Podgorica’da bir Hristiyan olan “Nikola”nın oğlu “mühtedi Ahmed” adını almış. Ancak dil değişimi sınırlı kalmış; 1630 tarihli bir defterde, Podgorica çevresindeki köylerin çoğu yerel dilde konuşuyormuş.
Neden Kol Kola Gitmedi? Karadağ’da güçlü bir yerel kimlik ve dağlık coğrafya, Türkleşmeyi zorlaştırdı. İslamlaşma ise daha çok şehir merkezlerinde ve idari baskıyla gerçekleşti.
8. Son Söz
Rumeli’de İslamlaşma ve Türkleşme, bölgeden bölgeye farklılık gösterdi. Dobruca, Deliorman, Silistre gibi Türkmen yerleşimlerinin yoğun olduğu yerlerde din ve dil değişimi hızlı oldu. Şehirlerde, mesela Üsküp, Selanik ve Sofya’da, Osmanlı idaresine yakınlık ve ticaret, bu süreçleri hızlandırdı. Ama Bosna, Arnavutluk ve Karadağ gibi bölgelerde İslamlaşma hızlı olsa da, Türkleşme sınırlı kaldı; çünkü bu topluluklar güçlü bir dilsel kimliğe sahipti. Sence, bu süreçler Balkanlar’ın kültürel çeşitliliğini nasıl etkiledi? Zengin bir mozaik mi yarattı, yoksa yerel kimlikleri gölgede mi bıraktı?
Kültürel Çeşitlilik Üzerindeki Etkisi
Bu süreçler, Balkanlar’ın kültürel çeşitliliğini artırdı. Farklı etnik ve dini kimlikler bir arada var olmayı öğrendi. İslamlaşma ve Türkleşme, yerel halkların kültürel yapısını etkileyerek çok katmanlı bir toplumsal yapı oluşturdu. Mesela, Saraybosna’da bir düğünde hem Türk hem Boşnak halk şarkıları çalınmış; Filibe’de Türk böreği Hristiyan hanelerde yapılmaya başlanmış. Bu durum, günümüzde de Balkanlar’ın zengin kültürel mozaik yapısının temelini oluşturuyor.
Kaynaklar
- Halil İnalcık, “Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet”, İş Bankası Yayınları, 2005.
- Hava Selçuk, “Tapu Tahrir ve Maliyeden Müdevver Defterlere Göre Rumeli’de İhtida Hareketleri (1432-1482)”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, 2010.
- Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi, 167 ve 370 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Rum-İli Defterleri (937/1530).
- Feridun M. Emecen, “Osmanlı’da İskân ve Türkleşme Politikaları”, Tarih Dergisi, 2001.
- Ahmet Refik, “Osmanlı Devrinde Balkanlar”, Türk Tarih Kurumu, 1930.
Bu kaynaklar, Rumeli’deki İslamlaşma ve Türkleşme süreçlerini tarihi olaylar ve belgeler ışığında anlamak için güzel bir temel sunuyor.
Yorum Gönder
0Yorumlar