Trakya ve Balkanlar’daki Türklerin Dili: Neden “Üj-Bej” Derler, “H” Harfi Neden Düşer?

0



Trakya ve Balkanlar’daki Türklerin Dili: Neden “Üj-Bej” Derler, “H” Harfi Neden Düşer?

Trakya ve Balkanlar, tarih boyunca farklı milletlerin, kültürlerin ve dillerin bir araya geldiği, adeta bir mozaik gibi renkli bir coğrafya. Burada yaşayan Türkler, Osmanlı’dan beri bu topraklarda köklü bir geçmişe sahip. Ama bir yandan da, bu bölgedeki Türklerin konuştuğu Türkçe, Türkiye’deki standart Türkçeden biraz farklı. Mesela, Edirne’de bir kahvehanede otururken birinin “üj-bej tane ekmek alıver” dediğini duyabilirsin. Ya da Kırklareli’de bir dede, torununa “Asan, gel bakayım buraya” diye seslenebilir. Peki, neden “üç-beş” yerine “üj-bej” diyorlar? Neden “Hasan” yerine “Asan”, “Hüseyin” yerine “Üseyin” oluyor? Gel, bu dilsel değişimlerin hikayesine birlikte bakalım, sanki bir çay içip sohbet eder gibi konuşalım.


1. “Üç-Beş” Yerine “Üj-Bej”: Dil Neden Değişiyor?

Trakya ve Balkanlar’daki Türkler, “üç-beş” gibi sayıları telaffuz ederken “üj-bej” diyor. Bu, ilk duyduğunda kulağa biraz garip gelebilir, ama aslında bu değişim, Rumeli Türkçesi dediğimiz bir lehçenin parçası. Rumeli Türkçesi, Trakya’da (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ) ve Balkanlar’da (Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Kosova gibi yerlerde) konuşulan bir Türkçe lehçesi. Bu lehçe, Osmanlı Türklerinin Balkanlar’a yerleşmesi ve burada yüzyıllarca diğer milletlerle iç içe yaşamasıyla şekillenmiş.

Peki, “üç” neden “üj” oluyor, “beş” neden “bej”e dönüşüyor? Bunun birkaç sebebi var:

  • Yerel Dillerin Etkisi: Balkanlar’da Türkler, Bulgarca, Sırpça, Makedonca, Arnavutça gibi dillerle sürekli bir etkileşim içinde olmuş. Bu dillerde, Türkçedeki “ç” (tʃ) ve “ş” (ʃ) sesleri tam olarak aynı şekilde bulunmuyor. Mesela, Bulgarca’da “ç” sesi yerine daha yumuşak bir “j” (dʒ) sesi tercih edilebiliyor. Bu yüzden, “üç” zamanla “üj”e dönüşmüş. Aynı şekilde, “beş”teki “ş” sesi de “j”ye kaymış ve “bej” olmuş. Örneğin, Bulgaristan’ın Şumnu şehrinde bir teyze, pazarda “Üj tane domates versene” derken, bu değişimi açıkça duyabilirsin.
  • Fonetik Kolaylık: İnsanlar, konuşurken genelde daha kolay telaffuz edilen seslere yönelir. “Ç” ve “ş” sesleri, özellikle hızlı konuşurken ya da başka dillerle karışık bir ortamda, “j” gibi daha yumuşak bir sese dönüşebilir. Bu, dilbilimde “fonetik yumuşama” (lenition) denen bir süreç. Mesela, Edirne’nin bir köyünde, bir amca kahvehanede “Bej bin lira borcum var” derken, bu yumuşamayı doğal bir şekilde kullanıyor.
  • Tarihsel İzolasyon: Balkanlar’daki Türkler, Osmanlı’dan sonra Türkiye’deki standart Türkçeden biraz uzak kalmış. Türkiye’de 20. yüzyılda dil reformlarıyla Türkçe standardize edilirken, Balkanlar’daki Türkler kendi lehçelerini korumuş. Bu yüzden, “üj-bej” gibi ifadeler, Rumeli Türkçesi’nin bir parçası olarak günümüze kadar gelmiş.

Örneklerle Bakalım:

Standart Türkçe Rumeli Türkçesi (Trakya/Balkanlar) Örnek Cümle
Üç Üj Kırklareli’de bir teyze: “Üj tane yumurta kırdım, börek yapıyorum.”
Beş Bej Şumnu’da bir amca: “Bej bin leva lazım, araba alacağım.”
Kaç Kaj Tekirdağ’da bir genç: “Kaj yaşındasın, abla?”

Bu değişim, sadece sayılarla sınırlı değil. Mesela, “kaç” yerine “kaj”, “çok” yerine “coj” gibi ifadeler de duyulabiliyor. Bu, Rumeli Türkçesi’nin kendine has bir özelliği ve bölgedeki Türklerin tarihsel yolculuğunu yansıtıyor.


2. “H” Harfi Neden Düşüyor: Hasan’dan Asan’a, Hüseyin’den Üseyin’e

Trakya ve Balkanlar’daki Türklerin konuşmasında dikkat çeken bir başka özellik, isimlerdeki “h” harfinin düşmesi. Mesela, “Hasan” ismi “Asan” oluyor, “Hüseyin” ismi “Üseyin”e dönüşüyor. Bu, ilk duyduğunda kulağa biraz garip gelebilir, ama aslında dilbilimde çok yaygın bir değişim. Peki, bu neden oluyor?

  • Fonetik Yumuşama (Lenition): Dilbilimde “lenition” denen bir süreç var; bu, bir sesin zamanla daha yumuşak bir sese dönüşmesi ya da tamamen kaybolması demek. “H” harfi, Türkçede boğazdan gelen bir ses (unvoiced glottal fricative /h/). Bu ses, özellikle hızlı konuşurken ya da başka dillerle etkileşim içinde olan topluluklarda kolayca düşebiliyor. Mesela, Edirne’nin bir köyünde, bir nine torununa “Asan, gel bakayım” diye seslenirken, bu yumuşamayı doğal bir şekilde kullanıyor.
  • Yerel Dillerin Etkisi: Balkanlar’da Türkler, Bulgarca, Sırpça, Makedonca gibi dillerle iç içe yaşamış. Bu dillerde “h” sesi ya çok zayıf ya da hiç kullanılmıyor. Örneğin, Bulgarca’da “h” sesi genelde kelime başında pek vurgulanmaz. Bu yüzden, Türkler de zamanla “h” sesini düşürmeye başlamış. Mesela, Bulgaristan’ın Deliorman bölgesinde bir dede, oğluna “Üseyin, tarlaya gidiyoruz” derken, “h” sesini tamamen atlıyor.
  • Kültürel ve Sosyal Etkileşim: Balkanlar’da Türkler, komşu milletlerle evlilikler yapmış, birlikte çalışmış, aynı pazarlarda alışveriş yapmış. Bu yakın etkileşim, dillerin birbirine karışmasına neden olmuş. “H” sesinin düşmesi, bu etkileşimin bir sonucu. Örneğin, Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde bir Türk, arkadaşına “Amet, nasılsın?” diye seslenirken, “Ahmet”teki “h”yi kullanmıyor.

Örneklerle Bakalım:

Standart Türkçe (İsim) Rumeli Türkçesi (Trakya/Balkanlar) Örnek Cümle
Hasan Asan Edirne’de bir anne: “Asan, ekmek al da gel!”
Hüseyin Üseyin Şumnu’da bir dede: “Üseyin, koyunları otlatmaya götür.”
Ahmet Amet İskeçe’de bir komşu: “Amet, kahveye gel, iki laf edelim.”
Hatice Atice Kırklareli’de bir teyze: “Atice, börek yaptım, gel de ye.”

Bu değişim, sadece isimlerle sınırlı değil. Mesela, “hasta” yerine “asta”, “hala” yerine “ala” gibi kelimeler de duyulabiliyor. Bu, Rumeli Türkçesi’nin doğal bir parçası ve bölgedeki Türklerin tarihsel yolculuğunu yansıtan bir özellik.


3. Neden Böyle Değişimler Oluyor? Tarihsel ve Kültürel Sebepler

Bu dilsel değişimlerin arkasında, Trakya ve Balkanlar’daki Türklerin tarihsel ve kültürel yolculuğu yatıyor. Biraz daha derine inelim:

  • Osmanlı’dan Gelen Miras: Osmanlı Türkleri, 14. yüzyıldan itibaren Balkanlar’a yerleşmeye başladı. Bu dönemde, Türkler bölgedeki yerel halkla (Slavlar, Yunanlar, Arnavutlar) iç içe yaşadı. Osmanlı Türkçesi, o dönemde zaten farklı lehçelere sahipti, ama Balkanlar’da konuşulan Türkçe, yerel dillerle etkileşime girerek kendine has bir şekil aldı. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde bile, Balkan Türklerinin konuşmasının Anadolu’dan farklı olduğu belirtiliyor.
  • Çok Dilli Ortam: Balkanlar, tam bir dil mozaği. Türkler, Bulgarca, Sırpça, Makedonca, Arnavutça gibi dillerle sürekli bir etkileşim içinde olmuş. Bu diller, Türkçenin ses yapısını etkilemiş. Mesela, Bulgarca’da “h” sesi zayıf olduğu için, Türkler de “h”yi düşürmeye başlamış. Aynı şekilde, “ç” ve “ş” sesleri, Slav dillerinde daha yumuşak seslere dönüşmüş.
  • İzolasyon ve Koruma: Osmanlı’nın Balkanlar’dan çekilmesinden sonra, buradaki Türkler kendi topluluklarında yaşamaya devam etmiş. Türkiye’de 20. yüzyılda dil reformlarıyla Türkçe standardize edilirken, Balkanlar’daki Türkler bu değişimden çok etkilenmemiş. Bu yüzden, “üj-bej” gibi ifadeler ve “h” harfinin düşmesi, Rumeli Türkçesi’nin bir parçası olarak günümüze kadar korunmuş.

Bir Hikaye Örneği: Bulgaristan’ın Deliorman bölgesinde, bir köyde yaşayan Ayşe Teyze’yi düşünelim. Ayşe Teyze, her sabah kahvaltıda torunlarına börek yapıyor. Torunlarından biri olan Üseyin’e (Hüseyin), “Üseyin, üj tane yumurta kır da böreğe koyalım” diyor. Yan komşusu Atice (Hatice) de gelip, “Ayşe, bej bin leva lazım, borç verebilir misin?” diye soruyor. Bu konuşma, Rumeli Türkçesi’nin günlük hayatta nasıl doğal bir şekilde kullanıldığını gösteriyor.


4. Bölgesel Farklılıklar: Her Yerde Aynı mı?

Bu değişimler, Trakya ve Balkanlar’ın her yerinde aynı şekilde görülmüyor. Bölgeden bölgeye, hatta köyden köye farklılıklar var. Mesela:

  • Edirne ve Kırklareli: Trakya’da, özellikle Edirne ve Kırklareli’de “üj-bej” kullanımı çok yaygın. Ama şehir merkezlerinde, standart Türkçeye daha yakın bir konuşma duyulabiliyor. Köylerde ise “Asan”, “Üseyin” gibi isimler hâlâ sıkça kullanılıyor.
  • Bulgaristan (Deliorman ve Şumnu): Deliorman bölgesinde “üj-bej” ve “h” harfinin düşmesi çok belirgin. Şumnu’da da benzer bir durum var, ama şehirde yaşayan genç nesiller, standart Türkçeye daha yakın konuşabiliyor.
  • Yunanistan (Batı Trakya): Batı Trakya’daki Türkler arasında da “üj-bej” ve “h”siz isimler duyuluyor, ama Yunan dilinin etkisiyle bazı kelimelerde farklı değişimler de görülebiliyor.
  • Kuzey Makedonya ve Kosova: Bu bölgelerde de Rumeli Türkçesi konuşuluyor, ama Makedonca ve Arnavutça’nın etkisiyle “üj-bej” telaffuzu biraz daha farklılaşabiliyor.

Bölgesel Farklılık Tablosu:

Bölge “Üç-Beş” Telaffuzu İsimlerde “H” Durumu Örnek
Edirne (Köy) Üj-Bej H düşer (Hasan → Asan) “Asan, üj tane ekmek al.”
Şumnu (Bulgaristan) Üj-Bej H düşer (Hüseyin → Üseyin) “Üseyin, bej bin leva ver.”
İskeçe (Batı Trakya) Üj-Bej (bazen Üç-Beş) H düşer (Ahmet → Amet) “Amet, kaj yaşındasın?”
Kosova Üj-Bej (bazen Coj yerine Çok) H düşer (Hatice → Atice) “Atice, coj güzel olmuş.”

Bu farklılıklar, bölgedeki Türklerin hem kendi kültürlerini koruduğunu hem de komşu dillerden etkilendiğini gösteriyor.


5. Günümüzde Durum: Bu Değişimler Hâlâ Yaşanıyor mu?

Günümüzde, Trakya ve Balkanlar’daki Türkler arasında bu dilsel özellikler hâlâ var, ama yavaş yavaş değişiyor. Özellikle genç nesiller, standart Türkçeye daha yakın konuşmaya başlıyor. Bunun birkaç sebebi var:

  • Eğitim ve Medya: Türkiye’den gelen televizyon kanalları, diziler ve sosyal medya, genç nesillerin standart Türkçeyi daha çok duymasını sağlıyor. Mesela, Edirne’de bir genç, “üj-bej” yerine “üç-beş” demeyi tercih edebiliyor.
  • Göç ve Şehirleşme: Balkanlar’dan Türkiye’ye göç eden Türkler, şehirlerde standart Türkçeye daha çok maruz kalıyor. Aynı şekilde, Bulgaristan’daki Türkler arasında da şehirlerde yaşayanlar, köydekilere göre daha standart bir Türkçe konuşuyor.
  • Kültürel Koruma Çabaları: Buna rağmen, özellikle köylerde ve yaşlı nesiller arasında “üj-bej” ve “h”siz isimler hâlâ yaygın. Mesela, Kırklareli’nin bir köyünde, 70 yaşındaki bir dede hâlâ “Asan” diye torununa sesleniyor.

Bir Günlük Örneği: Şumnu’da bir pazar günü düşünelim. Sabah kahvaltıda Ayşe Teyze, torunu Üseyin’e “Üseyin, üj tane yumurta al da börek yapalım” diyor. Öğleden sonra komşusu Atice gelip, “Ayşe, bej bin leva lazım, borç verebilir misin?” diye soruyor. Akşamüstü ise Üseyin, arkadaşlarıyla buluşup “Kaj saattir buradasınız?” diye soruyor. Bu günlük konuşmalar, Rumeli Türkçesi’nin hâlâ canlı olduğunu gösteriyor.


6. Sonuç: Dil, Tarihin ve Kültürün Aynası

Trakya ve Balkanlar’daki Türklerin “üj-bej” demesi ve isimlerde “h” harfini düşürmesi, sadece bir dil değişimi değil; aynı zamanda bu toplulukların tarihsel ve kültürel yolculuğunun bir yansıması. Osmanlı’dan beri bu topraklarda yaşayan Türkler, komşu milletlerle iç içe bir hayat sürmüş, dillerini ve kültürlerini hem korumuş hem de dönüştürmüş. “Üj-bej” gibi ifadeler ve “Asan”, “Üseyin” gibi isimler, bu zengin geçmişin bir parçası.

Eğer bir gün Trakya’ya ya da Balkanlar’a yolun düşerse, bir kahvehanede oturup kulak kabart. Belki bir amcanın “Üj tane kahve getir” dediğini ya da bir teyzenin “Atice, gel de börek ye” diye seslendiğini duyarsın. O zaman, bu dilin ne kadar renkli ve canlı olduğunu bir kez daha anlarsın. 😊

Bu konuda başka bir şey mi sormak istersin, yoksa Rumeli Türkçesi’yle ilgili başka bir detayı mı keşfetmek istersin? Seni dinliyorum!


Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)